ABD başta olmak üzere 10 Batılı ülkenin Büyükelçilerinin 19 Ekim günü, “Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır” şeklindeki açıklamalarının ardından yaşanan gelişmeler, AKP’nin Türkiye’yi yönetemediğinin son kanıtı oldu.
Büyükelçilerin açıklamalarının hemen ardından Tayyip Erdoğan; “Dışişleri Bakanlığına talimat verdim. Büyükelçilerin ‘istenmeyen adam’ ilan edilmeleri için gereken yapılacak” dedi.
Yapılan açıklamada ise, ‘ilgili ülkelerin Büyükelçilerinin yaptıkları açıklama konusunda geri adım attıkları ve dolaysıyla ilişkileri gerginleştirecek başka bir tedbire gerek kalmadığı’ söylendi.
Büyükelçiler gerçekten geri adım attılar mı? Oysa, gerek açıklamayı yapan büyükelçiler, gerekse Hükümetleri; 19 Ekim açıklamasından bir milim dahi geri adım atmış değiller.
“Viyana sözleşmesinin 41. Maddesine bağlıyız” demek, 19 Ekim’de yapılan açıklamanın geri alındığı anlamına gelmiyor.
“Viyana Sözleşmesi”, ülkeler arasında diplomatik ilişki kurmanın belgesidir. “Sözleşme”yi kabul edersiniz ve diğer ülkelerle diplomatik ilişki kurarsınız. Herhangi bir diplomat sözleşmedeki hükümleri ihlal ettiği zaman, ilgili ülke tarafından “istenmeyen kişi” ilan edilir ve sınır dışı edilir.
Türkiye, hem de Cumhurbaşkanı’nın ağzından bunu yapacağını ilan etti ve daha sonra da hiçbir geri adım atılmadığı halde söylediğinden çark etti.
Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price yaptığı açıklamada, Büyükelçilerinin 19 Ekim günü yaptıkları açıklamalarının “Viyana Sözleşmesinin 41. Maddesiyle tutarlı” olduğunu söyledi.
Yani üstüne basa basa “Büyükelçimizin sözlerinin arkasındayız” demiş oldu.
Kısacası AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin içişlerine küstahça yapılan bir müdahaleyi sineye çekmiştir, kabullenmiştir.
Cumhurbaşkanı’nın önce büyükelçilerin “istenmeyen adam” ilan edileceğini söyleyip iki gün sonra geri adım atması ise devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan bir durumu gösterir.
Her fırsatta Türkiye’ye düşman olduğunu sözü ve eylemiyle tekrar tekrar gösteren ABD’yi hala “stratejik müttefik” olarak görürseniz,
Türkiye’ye düşman ülkenin kontrolünde olan NATO’nun, ülkenin savunması açısından “vazgeçilmez” olduğunu düşünürseniz,
Ulusal çıkarlarınızla bir ilgisi olmayan ve her fırsatta Türkiye’yi üye olarak kabul etmeyeceğini söyleyen Avrupa Birliği’ne üye olmak için çırpınırsanız;
Büyükelçiler krizinde yaşanan aşağılamalara maruz kalmanız kaçınılmazdır.
Türkiye, böyle bir muameleyi kaldıracak bir ülke değildir.
Ülkeyi böylesi durumlara düşüren iktidar sahipleri açısından yolun sonu görünmüştür.
GÜNDEM
20 Mart 2023UNCATEGORİZED
20 Mart 2023EKONOMİ
20 Mart 2023EKONOMİ
20 Mart 2023GÜNDEM
20 Mart 2023GÜNDEM
20 Mart 2023SPOR
20 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.