Eğer Cumhurbaşkanı, derin bir ekonomik kriz koşullarında, alınmış olan bir karar ile ilgili olarak ‘Nass’ın emri böyle, sana bana söz düşmez. Hüküm budur” diyerek, 21. yüzyılda ekonominin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda, 7. yüzyıl dünyasında söylenenleri tartışılmaz doğru olarak kabul ediyorsa;
Eğer Cumhurbaşkanı’nının Başdanışmanı, “200 yıldır hep başkalarının hikâyelerini dinledik, şimdi kendi hikayemizi yazma zamanı” diyerek bu ülkenin 200 yıllık demokratik Devrim ve Tam Bağımsızlık yolunda verdiği mücadeleye savaş açıyorsa,
Ve eğer gene Cumhurbaşkanı’nın bir başka danışmanı, “Milli mücadele hareketinden sonra olanlar bu ülkenin trajedisidir. Kendisine karşı savaş verilmiş tek dişi kalmış canavarın bütün kültürüne teslim olunmuştur. Denize atılan düşmanın kültürü, inancı, değerleri, yazısı, giyimi kuşamı, devrim denilerek ithal edilmiştir.” diyorsa ve “bütün bunlar direnenlerin hayatları ve itibarları pahasına yapılmıştır” diyerek İskilipli Atıf Hocalara, Şeyh Saitlere ve Menemendeki Derviş Mehmetlere sahip çıkıyorsa;
Bütün bunlar, işbaşındaki iktidarın Mustafa Kemal Atatürk’ü savunmak bir yana cepheden karşı olduğunu gösterir.
İşte o zaman 10 Kasım’da veya başka vesilelerle yapılan konuşmaların, Atatürk’ü sözümona anma gösterilerinin ve edilen süslü lafların sadece takîye olduğu anlaşılır.
Türkiye’yi bugün bir tarikatlar koalisyonu yönetmektedir. FETÖ’nün oyun dışına itilmesi, örneğin Menzil tarikatının veya diğer tarikatların bugün devlet mekanizmasını ele geçirmekte olduğu gerçeğinin üstünMü örtemez.
Bu gerçek görülmediği zaman, KPSS sınavında kendi alanında Türkiye birincisi olan gencin, sözlü mülakatta neden elenmiş olduğu gerçeğinin; ülke için ne büyük bir talihsizlik ve tehlike olduğu üzerinde düşünülemez bile!
Bu gerçeği görmediğimiz zaman, bunca olup bitenden sonra bile Suriye’nin meşru hükümetinin neden hala düşman olarak görüldüğünü ve bundan dolayı ABD’nin “sahadaki kara gücü”nün, Fırat’ın doğusunda neden bir devlet kurmakta olduğunu da göremeyiz.
Ortaçağ kafası ile emperyalizme karşı mücadele edilemez!
Ortaçağ kafası ile çağdaş bir toplum ve devlet de olunamaz!
Tarikatlar koalisyonunun yönettiği bir Türkiye; ekonomiyi de, siyaseti de, toplumsal ilişkileri de, komşularımızla dostluk ve barışı da yönetemez.
Ortaçağ kafası, doğası gereği takîyyecidir. Bugün zorunluluklar sonucu karşı karşıya olduğu kuvvetle yarın bir araya da gelebilir.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonlarında ABD ile karşı karşıya gelmek; Ortaçağ kafasının, Suriye’yi vuran ABD füzelerini alkışlamasına ve “devamı da gelmeli” açıklamaları yapmasına engel değildir.
Onun için Türkiye’nin ihtiyacı; büyük Atatürk’ün de dediği gibi “En hakiki mürşidin bilim” olduğunu kabul eden, 7. yüzyılın gerçeklerine göre değil, 21. yüzyılın gerçeklerine göre hareket eden; milletimizin ve bütün dünya milletlerinin baş düşmanı olan emperyalizmi “mahv ve nabud” etme perspektifiyle hareket eden ve insanlığın gelecekteki “büyük uyum dünyası”na ulaşma yolunda yürüyen bir Milli Devrimci Hükümet’tir.
Bütün okuyucularımızın yeni yılını, 2022 yılında insanlığın bu büyük özlemi doğrultusunda önemli adımların atılacağına olan derin inancımızla kutluyoruz.
GÜNDEM
29 Mayıs 2023UNCATEGORİZED
29 Mayıs 2023EKONOMİ
29 Mayıs 2023EKONOMİ
29 Mayıs 2023GÜNDEM
29 Mayıs 2023GÜNDEM
29 Mayıs 2023SPOR
29 Mayıs 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.