Av. Önder KIRMIZITAŞ
En az özgürlük, demokrasi, insan hakları kadar kulağa hoş gelen, hoş geldiği kadar da güzel bir kavram.
Ancak yaşadığımız pratikler bir ifadenin güzelliği, hoşluğu, şiirselliği kadar o günün koşullarında kim tarafından ne amaçla dile getirildiğini de dikkate almamız gerektiğini döne döne öğretti bize. Elbette halen meselelerin bu tarafını kavramamış kesimlerin olduğu da bir gerçek. Kavramamışlar kadar, bilerek isteyerek bu kavramları içini boşaltarak kullananların da varlığı herkesin malumu.
Rusya’nın NATO çetesine dur demek amacıyla başlattığı Ukrayna operasyonu, hücrelerine kadar NATO’nun ve emperyalizmin hizmetine girmiş kesimlerde büyük infiale yol açtı. Bir gürültüdür koptu işbirlikçilerde… Amerikan merkezli emperyalist işgal ve müdahaleleri demokrasi, barış getiriyor diye alkışlayanlar bir anda barışsever oluverdiler.
NATO ve ABD güdümlü Neo-Nazi çetelerinin Ukrayna genelinde sivil halk üzerinde yürüttüğü terör ve yıldırma eylemlerine ses çıkarmayan, destekleyenler bir anda insan hakları diye feveran etmeye başladılar.
Savaşa karşı barışı savunmak elbette doğrudur, savaşlarda en büyük zararı yoksul halk kitleleri görür. Ancak savaşın gerçek nedenlerini görmeden, savaşa sebebiyet verenleri tespit etmeden ‘savaşa hayır’ diye bağırmak barışseverlik değil, bilakis savaşın müsebbiplerine destek vermektir. Rusya-Ukrayna meselesinde NATO’nun yayılmacı, ABD’nin emperyalist hesaplarını görmeden ve bunları mahkûm etmeden ‘savaşa hayır’ söylemi gerçeklerden kopuk ve emperyalizmi şirin göstermekten öte anlam ifade etmez.
Cumhur ve Millet ittifakı ve alternatif ittifak arayışında olduğunu iddia eden HDP hepsi birden NATO’culukta birleştiler. Bu bile Türkiye’nin önüne çözüm diye konulan Cumhur ve Millet ittifakı ile HDP’nin başında olduğu ittifakın Türkiye’nin temel problemlerine çözüm olamayacaklarının somut örmeği. Yolu NATO ile kesişen, NATO’yu barışın teminatı gören ve emperyalistlerden müttefik diye medet umanlar ne 12 Mart, 12 Eylül cuntalarını ne Diyarbakır zindanını ne de 15 Temmuz kalkışmasını anlayamaz, hesaplaşamaz, hesap soramazlar.
Onlarca aydını katleden, yüzlerce faili meçhulün faili olan Gladyo ve onun sahibi NATO’yu görmeyenler, görmek istemeyenler, görmezden gelenler; sadece barış, demokrasi söylemlerinden rant devşirir, kendilerine kandan makamlar yaratmaya çalışırlar. Onlar da en az eli kanlı çeteler kadar bu cinayetlere, işkencelere ortaktırlar. Onlar, Sivas yangınına odun, Maraş’a kan, Diyarbakır zindanına işkence aletleri taşıyanlardır. Onlar her meselede olduğu gibi önce ağababaları ABD ye bakar ona göre kendilerine yol çizerler. Adına da arsızca barış, demokrasi derler. Kanı akıtan emperyalistler ve emir eri çeteler ise “özgürlük ve demokrasi içindir” derler, kanı akan emperyalistler ve işbirlikçileri ise o zaman “savaşa hayır barış hemen” diye naralar atarlar. Soralım o zaman; madem bu kadar barışseverdiniz bugüne kadar CIA-NATO hamiliğinde Ukrayna’da binlerce kişiyi katleden Neo-Nazilere neden en ufak laf söyleme gereği duymadınız?
En az siyasiler kadar televizyon programlarının kadrolu herşeyi bilen yorumcuları, kerameti kendinden menkul uzmanları bu aralar en çok bağıranlar. Öyle ki Rusya Ukrayna’ya değil Türkiye’ye harekât başlatmış sanırsınız. Öyle cansiperane savunuyorlar, sesleri o kadar çok çıkıyor ki Ukraynalılar dahi şaşırmışlardır bu hallerine. Elbette onların derdi ne Ukrayna ne Ukraynalılar. Onların tek dertleri zihinlerini teslim ettikleri emperyalist barbarlara destek olmak. Kimisi solcu, kimisi sağcıdır bunların, ortak yanları ise tekmili birden NATO’cu…
Atı alan Ukrayna’ya girdi, daha çok bağırın…
GÜNDEM
29 Mayıs 2023UNCATEGORİZED
29 Mayıs 2023EKONOMİ
29 Mayıs 2023EKONOMİ
29 Mayıs 2023GÜNDEM
29 Mayıs 2023GÜNDEM
29 Mayıs 2023SPOR
29 Mayıs 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.