Av. Önder KIRMIZITAŞ
Olağanüstü durumlar karşısında ve olağanüstü zamanlarda başarı elde etmek olağanüstü tedbirler almak ve olağanüstü çabalar sarf etmekle mümkün olabilir.
Bazen şartlar kendini dayatır. O andan itibaren ya mevcut gidişata ayak uydurur ve sürece kendini kaptırırsın ya da irade koyar ve gidişata müdahale edersin. O bir anlık karar anı seni şekillendirir, geleceğini tayin eder. Hemen hemen her insan, hayatının belli dönemlerinde benzer karar verme durumları ile karşı karşıya kalır. Bu bir anlık karar verme süreci kişinin hayatının tüm geri kalanını şekillendirir. Ya kaderine müdahale edersin ya rüzgara kapılmış yaprak misali savrulur durursun. Her yel, her esinti seni alır başka yerlere, başka hallere sürükler durur. Sen sen olmaktan çıkmış, kendine yabancılaşmışsın. Dönüp bakamazsın kendine, baksan bulamazsın kendini.
“…Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz,
gün gelir kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir… “ M. Mungan
Mesele o anları görebilecek bilince, birikime, ahlaka ve vicdana sahip olabilmekte.
“Kuş ölür sen uçuşu hatırla” Füruğ FERRUHZAD
Elbette bütün bunların yanında ortaya konulacak iradede. Seçilecek yol elbette meşakkatli, çileli ve zordur. Tek dayanağın namus ve onurdur. Diğeri ise gözlerini kapatıp rüzgarın nereden eseceğini beklemek kadar kolaydır. Ya yıldızları görür hür olursun ya geçen günlerin peşi sıra ah edersin.
Oysaki şu kuş uçuşu misali insan ömrü kendini kendin olarak yaşamaya değmez mi? Bir ömürden geriye ne kalabilir?
“Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal / Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” Baki
Hayatın sana ne yaşattığı değil hayatı nasıl yaşadığın aslolandır. Kalacaksa geride kalan hoş bir sada olsun.
Hayat öğretir, tarih değerlendirir. Gün gelir mevcut şartlar karşısında olağanüstü çaba ve emek harcaman gerekir. Mevcut imkanların değil yaratacağın imkanlar ile sürece katılman gerekir. Elinden geleni değil elinden gelenin fazlasını yapmalısın. İdare etmek, irade koymak… Meselenin özü bu iki sözcükte gizli. Bir harfin yerini değiştirince bir anda bir birinin tam karşıt anlamına gelebilecek iki sözcük. Birinde idare edersin, günü geçirirsin; duruma ve ortama uyum sağlarsın. Diğerinde ise irade koyar, sürece müdahale edersin. O andan sonra devrimcisin. Tarih yapar, tarih yazarsın. Kendinsin, başın dik, onurlu, gözleri ışıldayan. Kendinle barışık, vicdanınla dost… Mücadelenin parçası, nefesi, sesi olursun. Ses olur sana arkadaşın, yoldaşın. Sesi olursun, umudu olursun. Paylaşılmış ekmek, paylaşılan su kadar keyifli, paylaşılan acı kadar hafifsin. Koca dünyada kalabalıklar arasında yalnızlaşan günümüz insanına rağmen yalnız değilsin. Nefesi nefesine değen, sesi sesine karışan, gürleşen, güçlenen. Yoldaşlık, arkadaşlık; güne inat, güçlüklere inat. Paylaşıldıkça azalan tasa, keder; paylaşıldıkça artan mutluluklar, sevinçler. Mavi göğün altında, bakır toprağın üstünde kurulmuş güneşin sofrasında kattığın bir kaşık su, alacağın bir lokma. Kuş uçuşu misali bir hayat, mesele geride kalacak hoş bir seda ise neden konulmasın o irade ve neden yüklenmesin kişi o yükü.
Olağanüstü bir dönemden geçiyorken, olağan hayatımıza devam ederek var olamayız.
“Devrimci, kendi hayatını halkın hayatına göre ayarlamalıdır.” Mehmet Bedri Gültekin
News
