Av. Önder KIRMIZITAŞ
Bir tarafta emperyalizmi gösterip Akp güzellemesi yapanlar, bir tarafta Akp’yi gösterip emperyalizm güzellemesi yapanlar. Hayatı kırk katır kırk satır ikilemine sıkıştıranlar.
Türkiye büyük ülke, Anadolu kadim topraklar. Vefalı, umut yeşerten! Bin yıllardır varolan, var eden! Umutsuzluk bilmez. En karanlık, en yok, en imkansız durumlarda dahi bağrından çıkardığı kahramanlarla karanlığı yaran, imkansızlıkları tarumar eden umuda gebe Anadolu. Medeniyet beşiği, umut diyarı… yakışmaz ona teslimiyet, yakışmaz umutsuzluk. Dirençtir! Direnir, var olur, var eder. Mümkün mü zincir vurmak bu umuda, bu birikime? Mümkün mü köklerinden koparmak? Bin yıllara dayanan isyan geleneğini ve dahi geleceğini yok saymak. Haksızlık etmez, haksızlığı kabullenmez. İsyan eder, karşı koyar, baş kaldırır, baş verir ama umutsuz olmaz, teslim olmaz.
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun?
…
Şimdi gel de zincir vur. Gel de yok say. Gel de onu kırk katıra, kırk satıra mecbur kıl. Bin yılların birikimi, yüz yılı aşkın devrim kültürü ile mecbur değildir çaresizliğe. Hal böyle iken dönüp dönüp ya Akp ya ABD seç birini diyen arsız zihniyet kendini inkar ediyor. Kendine güvenmemesini anlayabiliriz ama tarihsel birikimi görmezden gelmek, ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışmak anlaşılır değil.
Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun?
…
En karanlık dönemlerde dahi küllerinden varolmuş bir halka alternatifsizliği dayatmak ihanetin en büyüğü. Türkiye ne Akp’ye ne ABD’ye mecbur. Kendi imkan ve kabiliyetleri ile alternatifini yaratabilecek birikimi var. Mesele bu gerçeği görebilmekte, kabullenebilmekte.
“MANDA VE HİMAYE KABUL EDİLEMEZ!”
“Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.”
Gelinen nokta tam da budur. Bu andan sonra dayatılan ve dayatılmak istenen çaresizlikler ve çıkmazlar kabul edilemez. Bu halk kendi çözümünü yaratacaktır, tarih kendi çözümünü toplumun önüne koyacaktır. Günlük tasa ve hesaplardan uzaklaşmak, bireysel istikbal ve kurtuluş çabalarının nafile olduğunu anlamak ilk adım olacaktır. Bir yanda küçük hesaplarla kapağı bir yerlere atmak için çabalayanlar -ki her türlü pazarlığa ve tavize hazırdırlar- bir yanda tarihin dayattığı gerçekleri görüp serden geçenler. Tarihi serden geçenler yazar, serden geçenler tarihi yapanlardır. Sistemin dayattığı çözümsüzlüklere mecbur değiliz. Kötünün iyisi yoktur. En iyisini aramak, bulmak esas olmalı. Bir ülkeyi, bir halkı üç beş siyasinin vizyonsuz, kişisel küçük hesaplarına, üç beş işbirlikçinin rant kaygısına teslim edemeyiz. Buna ilk başta bu kadim topraklar isyan eder. İnsan olanın vicdanı isyan eder. O vicdan ki yer bitirir seni. Ya içindesin kavganın ya ayaklar altında ezilen çimen, rüzgara kapılmış yaprak olursun. O dakikadan sonra var olma imkanın olmaz. Sana müsade edildiği kadarsın. Önce bilincine, vicdanına vurulan zincirleri kıracaksın…
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
….
Nihayetinde uzun soluklu bir mücadeledir bu geri dönüşü olmayan. Var olma, insan olma kavgası, onurlu başı dik. Çözüm diye çözümsüzlüklere mahkum ve mecbur değilsin, değiliz!
Umut sensin! Umut sende!
GÜNDEM
20 Mart 2023UNCATEGORİZED
20 Mart 2023EKONOMİ
20 Mart 2023EKONOMİ
20 Mart 2023GÜNDEM
20 Mart 2023GÜNDEM
20 Mart 2023SPOR
20 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.