Av. Önder KIRMIZITAŞ
Karanlık yollardan geçtik
Zehir gibi sular içtik
Bir yanımızda ölüm
Bir yanımızda yar sevdik
Bir değil bin bir kere
Sırat köprüsünden geçtik
Cehennem denen illetin
Ta göğsünü deldik geçtik.
Bu yolda dönenler oldu
Mum gibi sönenler oldu
Yar göğsüne baş koymadan
Vurulup düşenler oldu.
Ezgisi ile hemen aklımıza gelen Ahmet Kaya’nın sesinden dinlediğimiz, Yusuf Hayaloğlu’na ait sözler. Dinlerken ilk gençlik yıllarıma gittiğim şarkı.
Serin ve güneşli bir bahar sabahında köyde uyanırken derinden gelen naif ses. Bir yanıyla da Türkiye solunun özeti. Yaşanmışlıklar, yaşanamamışlıklar; özlemler, idealler, umutlar. Dünde kalan yarına umut olan acılar. Her daim yüreğimizin bir köşesinde zaman zaman küllense de yanan ateş. Nereye gitsek, ne yöne dönsek yoldaşlığa, arkadaşlığa duyulan ihtiyaç. İsyan eden yanımız, kafa tutan yanımız. En güzel yanımız ve en güzel hallerimiz. Mücadelenin içinde, sese ses, omuza omuz verdiğimiz sevdamız. Umudumuz, umutlarımız. Beraber yürünen yol, bölüşülsen ekmek. İnsanı insan yapan onurlu yaşam.
Çok değil daha dün sırtımızı sırtına yasladığımız, kayıtsız güvendiğimiz, uğruna kendimizi ateşlere atacağımız dostlarımız, arkadaşlarımız. Sevinci sevincimiz, acısı acımız olan yoldaşlarımız. Kavgada sınanmış bağlılıklarımız, bağlarımız. Karanlık yollardan beraber geçip, zehir gibi suyu paylaştıklarımız. Gidenler, gelenler…her daim devam eden kavgamız. Yorulanlar, sönenler, dönenler ve elbette herşeye rağmen inatla ve inançla devam edenler. Yanımızda, yöremizde içimizdeki ateşi harlayanlar, cesaretimize cesaret, azmimize azim katanlar. Halen son lokmasını paylaşmayı bilenler. Umut sizsiniz! Daha ne cehennemlerden geçeceğiz, umutla, aşkla, bilinçle…
“Yoldaş demek,
mükemmel bir kafa, mükemmel bir yürek,
yumruklarıyla erkek,
gözleriyle çocuk, dost demektir.
Yoldaş demek
yarin yanağından gayri
her yerde hep beraber diyebilmektir.
Yoldaş demek
güneşi içenlerin türküsünü birlikte söyleyebilmektir.”
Nazım Hikmet
Dünde kalanlara sözümüz var. Ömrünü vakfedenlere, canından geçenlere. Deniz’e, Mahir’e, Sinan’a, İbrahim’e, Bora Gözen’e, Zeki Ön’e, Hasan Erkılıç’a, Adil Turan’a, Mehmet Ongan’a, Mehmet Çetin’e, Halit Güngen’e, Baki Angın’a, Mele Resul’a, Halil Alkan’a, Hüseyin Mert’e ve Hasan Yalçın’a…eli kınalı kalan nişanlılara, gelinlere, bağrına taş basan analara, taşa başını yaslayan evlatlara sözümüz var.
“Ölümün ve tasanın
Çemberinden geçmiş analar,
Doğan ulu günün ortasına bakın:
Bu topraktan güler ölüleriniz.
Kalkık yumrukları titrer,
Buğdayın üstünde,
Bilesiniz.”
Pablo Neruda
“Unutma söz etmek yok gözyaşlarından
Yaylar şimdi daha güçle gerildi
Yarın adına göğüs göğüs kuşandık gecede
Gecede en yenilmez güç bizde gönendi
Ölüler koştular ordu ordu dağlardan
Ölüler ansızın içimizde dirildi.”
Luis NIETO
Adını sayamadığımız onlarca devrimciye, devrimci yaşayıp, devrimci ölenlere. Ölüp de güneşe gömülenlere, yarınımıza ışık olanlara. Yorulanlara, sönenlere, dönenlere inat. Devrimcilerin yolunda, halk uğruna mücadeleye omuz verenlerle yarının dünyasını kurmaya baş koyanlara. Son lokmamızı paylaşmaya. Dün yaptık, bugün de yaparız. Bitmedi hala sürüyor o kavga yeryüzü aşkın yüzü olana dek. Yorulduk, yorulacağız ama vazgeçmeyeceğiz. İlmek ilmek örmeye yarınları. Nakış nakış işleyeceğiz Anadolu’nun her karışını. Tüm zorluklara rağmen.
“Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
İsâ misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nâzım misali”
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Umutsuzluk yok, umutsuzluğa hakkımız da yok.
GÜNDEM
05 Şubat 2023UNCATEGORİZED
05 Şubat 2023EKONOMİ
05 Şubat 2023EKONOMİ
05 Şubat 2023GÜNDEM
05 Şubat 2023GÜNDEM
05 Şubat 2023SPOR
05 Şubat 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.